Skip To Content
k harfi ile başlayan Atasözleri ve Deyimler
- kovuşturma açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kovuşturma yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- koy avucuma, koyayım avucuna kelimesinin sözlük anlamı
- koyduğum yerde otluyor kelimesinin sözlük anlamı
- koydunsa bul kelimesinin sözlük anlamı
- koyun can derdinde, kasap yağ derdinde kelimesinin sözlük anlamı
- koyun gibi kelimesinin sözlük anlamı
- koyun kaval dinler gibi dinlemek kelimesinin sözlük anlamı
- koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler kelimesinin sözlük anlamı
- koynuna almak kelimesinin sözlük anlamı
- koynuna girmek kelimesinin sözlük anlamı
- koynunda yılan beslemek kelimesinin sözlük anlamı
- koz kırmak kelimesinin sözlük anlamı
- koz vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kozu kaybetmek kelimesinin sözlük anlamı
- kozunu paylaşmak (veya pay etmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kozasına çekilmek kelimesinin sözlük anlamı
- koza çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kök almak kelimesinin sözlük anlamı
- kök salmak kelimesinin sözlük anlamı
- kök sökmek kelimesinin sözlük anlamı
- kök söktürmek kelimesinin sözlük anlamı
- kökünden halletmek kelimesinin sözlük anlamı
- kökü kazınmak kelimesinin sözlük anlamı
- kökü kurumak kelimesinin sözlük anlamı
- kökünü kazımak kelimesinin sözlük anlamı
- kökünden kazımak kelimesinin sözlük anlamı
- köküne kıran girmek kelimesinin sözlük anlamı
- köleniz (veya köleleri) kelimesinin sözlük anlamı
- kölen (veya kulun) olayım! kelimesinin sözlük anlamı
- kömür başa vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kömür gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kömürcü çırağına dönmek kelimesinin sözlük anlamı
- köpek bile yal yediği kaba pislemez kelimesinin sözlük anlamı
- köpek ekmek veren kapıyı tanır kelimesinin sözlük anlamı
- köpek gibi kelimesinin sözlük anlamı
- köpek sahibini ısırmaz kelimesinin sözlük anlamı
- köpek suya düşmeyince yüzmeyi öğrenmez kelimesinin sözlük anlamı
- köpek sürünmekle etek kesilmez kelimesinin sözlük anlamı
- köpek yese kudurur kelimesinin sözlük anlamı
- köpeğe atsan yemez kelimesinin sözlük anlamı
- köpeğe gem vurma, kendini at sanır kelimesinin sözlük anlamı
- köpeğe hoşt, kediye pişt dememek kelimesinin sözlük anlamı
- köpeği bağlasan durmaz kelimesinin sözlük anlamı
- köpeğin ağzına kemik atmak kelimesinin sözlük anlamı
- köpekle yatan pire ile kalkar kelimesinin sözlük anlamı
- köpeksiz köye (veya sürüye) kurt iner (veya girer) kelimesinin sözlük anlamı
- köpeksiz sürüye kurt girer kelimesinin sözlük anlamı
- köpeksiz köy bulmuş da çomaksız (veya değneksiz) geziyor kelimesinin sözlük anlamı
- köpeksiz köye (veya sürüye) kurt iner (veya girer) kelimesinin sözlük anlamı
- köprü kurmak kelimesinin sözlük anlamı
- köprüden (veya köprüyü) geçinceye kadar ayıya dayı derler kelimesinin sözlük anlamı
- köprüleri atmak kelimesinin sözlük anlamı
- köprünün (veya köprülerin) altından çok su (veya sular) aktı (veya geçti) kelimesinin sözlük anlamı
- köprübaşını tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- köpük gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kör olası (veya olasıca veya olsun) kelimesinin sözlük anlamı
- kör değneğini beller gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kör görmez, sezer kelimesinin sözlük anlamı
- kör itin öldüğü yer kelimesinin sözlük anlamı
- kör kör parmağım gözüne kelimesinin sözlük anlamı
- kör kurttan bile vazgeçmemek kelimesinin sözlük anlamı
- kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur kelimesinin sözlük anlamı
- kör pazara varmasın, pazar körsüz kalmasın kelimesinin sözlük anlamı
- kör satıcının kör alıcısı olur kelimesinin sözlük anlamı
- köre renkten bahsolunmaz kelimesinin sözlük anlamı
- körle yatan şaşı kalkar kelimesinin sözlük anlamı
- körler mahallesinde ayna satmak kelimesinin sözlük anlamı
- körler memleketinde şaşılar padişah olur kelimesinin sözlük anlamı
- körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz kelimesinin sözlük anlamı
- körün taşı kelimesinin sözlük anlamı
- kör şeytandan bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kös dinlemek kelimesinin sözlük anlamı
- kösenin sakalı gibi kelimesinin sözlük anlamı
- köseyle alay edenin top sakalı kara gerek kelimesinin sözlük anlamı
- kösele gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kösemenlik etmek kelimesinin sözlük anlamı
- köstek olmak kelimesinin sözlük anlamı
- köstek vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kösteği kırmak kelimesinin sözlük anlamı
- köşe olmak kelimesinin sözlük anlamı
- köşe tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- köşesine çekilmek kelimesinin sözlük anlamı
- köşeyi dönmek kelimesinin sözlük anlamı
- köşebaşını tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- köşe bucak kaçmak (veya saklanmak) kelimesinin sözlük anlamı
- köşe bucağa dağılmak kelimesinin sözlük anlamı
- köşede bucakta kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- köşe kapmaca oynamak kelimesinin sözlük anlamı
- köşe taşı köşede yakışır kelimesinin sözlük anlamı
- kötek atmak (veya çekmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kötek yemek kelimesinin sözlük anlamı
- kötü kişi olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kötü komşu insanı hacet sahibi eder kelimesinin sözlük anlamı
- kötü kötü düşünmek kelimesinin sözlük anlamı
- kötü olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kötü söyleme eşine, ağı katar aşına kelimesinin sözlük anlamı
- kötü söylemek kelimesinin sözlük anlamı
- kötüye çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kötüye kullanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kötü gözle bakmak kelimesinin sözlük anlamı
- kötülük etmek (veya yapmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kötürüm olmak (veya kalmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kötürümden aksak, hiç yoktan torlak yeğdir kelimesinin sözlük anlamı
- kraldan çok kralcı olmak kelimesinin sözlük anlamı
- krallara layık kelimesinin sözlük anlamı
- kraliçe gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kramp girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kredi açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kredisi düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kritik etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kriz geçirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kubur sıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kucak (veya kucağını) açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kucağına düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kucağına kurulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kucağına oturmak kelimesinin sözlük anlamı
- kucağında bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuğu gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kukla gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kukla gibi oynatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kukumav kuşu gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kukumav kuşu gibi düşünüp durmak kelimesinin sözlük anlamı
- kul etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kul köle olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kul kusursuz olmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kul olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kula kul olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kul sıkışmayınca (veya daralmayınca veya bunalmayınca) Hızır yetişmez kelimesinin sözlük anlamı
- kulunuz kelimesinin sözlük anlamı
- kulaç atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulak arkası (veya ardı) etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulak asmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulak kabartmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulak kesilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulak kıvırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulak (veya kulaklarını) tıkamak kelimesinin sözlük anlamı
- kulak (veya kulağını) tırmalamak kelimesinin sözlük anlamı
- kulak tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulak vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kulak vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kulağı ağır işitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulağı (veya kulakları) çınlasın kelimesinin sözlük anlamı
- kulağı dikilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulağı duvar olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağı okşamak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağı (bir şeyde) olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağı ters taraftan göstermek kelimesinin sözlük anlamı
- kulağı olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağına çalınmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağına çarpmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağına fısıldamak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağına gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulağına girmemek kelimesinin sözlük anlamı
- kulağına gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulağına inanmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağına kar suyu kaçırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağına kar suyu kaçmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağına koymak (veya sokmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kulağına küpe olmak (veya etmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kulağına söylemek kelimesinin sözlük anlamı
- kulağını açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağını bükmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulağını çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulağını çınlatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağını doldurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağını sağır etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulağının üzerine yatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağının zarı patlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kulakları dolmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulakları paslanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulakları patlatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulakları uğuldamak kelimesinin sözlük anlamı
- kulaklarına kadar kızarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulaklarını dikmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulaklarının pasını gidermek kelimesinin sözlük anlamı
- kulak misafiri olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kin bağlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kin beslemek (veya tutmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kin duymak kelimesinin sözlük anlamı
- kin gütmek kelimesinin sözlük anlamı
- kinin gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kip gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kir götürmek kelimesinin sözlük anlamı
- kir götürmek kelimesinin sözlük anlamı
- kir tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kiri kabarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kirada olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kirada oturmak kelimesinin sözlük anlamı
- kiraya vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kireç söndürmek kelimesinin sözlük anlamı
- kiremit aktarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kirişi kırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kirizma yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kirliye atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kirpiği kirpiğine değmemek kelimesinin sözlük anlamı
- kirvelik etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kisveye bürünmek kelimesinin sözlük anlamı
- kişi arkadaşından bellidir kelimesinin sözlük anlamı
- kişi ne yaparsa kendine yapar kelimesinin sözlük anlamı
- kişi refikinden azar kelimesinin sözlük anlamı
- kişinin kendine ettiğini kimse edemez kelimesinin sözlük anlamı
- kişiyi vezir eden de karısı, rezil eden de kelimesinin sözlük anlamı
- kişilik kazanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kitap (veya kitaplar) devirmek (veya devretmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kitaba el basmak kelimesinin sözlük anlamı
- kitaba (veya kitabına) uydurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kitabı kapamak kelimesinin sözlük anlamı
- kitabında yer almamak kelimesinin sözlük anlamı
- kitapta yeri olmak kelimesinin sözlük anlamı
- klakson çalmak kelimesinin sözlük anlamı
- koca bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kocaya gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kocaya kaçmak kelimesinin sözlük anlamı
- kocaya varmak kelimesinin sözlük anlamı
- kocaya vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kocakarılığı tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- koça boynuzu yük değil kelimesinin sözlük anlamı
- koçan bağlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kodese tıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kodesi boylamak kelimesinin sözlük anlamı
- kof çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- koklatmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kokusu çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kokusu sinmek kelimesinin sözlük anlamı
- kokusunu (veya koku) almak (veya duymak) kelimesinin sözlük anlamı
- kol atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kol gezmek kelimesinin sözlük anlamı
- kol kanat olmak (veya germek) kelimesinin sözlük anlamı
- kol uzatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kol vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kol vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kola çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kolları kopmak kelimesinin sözlük anlamı
- kolları sıvamak kelimesinin sözlük anlamı
- kollarını açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kollarını sallaya sallaya gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kollarının arasına almak kelimesinin sözlük anlamı
- kolu kanadı kırılmak kelimesinin sözlük anlamı
- koluna girmek kelimesinin sözlük anlamı
- koluna kuvvet kelimesinin sözlük anlamı
- kolunda altın bileziği olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kolaçan etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kolan çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kolan vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kolay gele! (veya gelsin!) kelimesinin sözlük anlamı
- kolayı var kelimesinin sözlük anlamı
- kolayına bakmak (veya kaçmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kolayına gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kolayını bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kolaylık göstermek kelimesinin sözlük anlamı
- koltuk çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- koltuk vermek kelimesinin sözlük anlamı
- koltuğa girmek kelimesinin sözlük anlamı
- koltuğu doldurmak kelimesinin sözlük anlamı
- koltuğuna girmek kelimesinin sözlük anlamı
- koltuğunun altına sığınmak kelimesinin sözlük anlamı
- koltukları kabarmak kelimesinin sözlük anlamı
- koltukta olmak kelimesinin sözlük anlamı
- koltuk değneği olmak kelimesinin sözlük anlamı
- komadan çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- komaya girmek kelimesinin sözlük anlamı
- komalık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- komalık olmak kelimesinin sözlük anlamı
- komik bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- komiğine gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- komplekse kapılmak kelimesinin sözlük anlamı
- komplo kurmak kelimesinin sözlük anlamı
- komploya kurban gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- komplo hazırlamak kelimesinin sözlük anlamı
- komplo kurbanı olmak kelimesinin sözlük anlamı
- komşu boncuğunu çalan gece takınır kelimesinin sözlük anlamı
- komşu ekmeği komşuya borçtur kelimesinin sözlük anlamı
- komşu iti komşuya ürümez kelimesinin sözlük anlamı
- komşu kızı almak, kalaylı kaptan su içmek gibidir kelimesinin sözlük anlamı
- komşu komşunun külüne (veya tütününe) muhtaçtır kelimesinin sözlük anlamı
- komşuda pişer, bize de düşer kelimesinin sözlük anlamı
- komşunu iki inekli iste ki kendin bir inekli olasın kelimesinin sözlük anlamı
- komşunun tavuğu komşuya kaz (karısı kız) görünür kelimesinin sözlük anlamı
- komşu kapısına çevirmek kelimesinin sözlük anlamı
- komşu kapısı yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- komşuluk etmek (veya yapmak) kelimesinin sözlük anlamı
- komut vermek kelimesinin sözlük anlamı
- komuta etmek kelimesinin sözlük anlamı
- konak gibi kelimesinin sözlük anlamı
- konferans çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- konferans vermek kelimesinin sözlük anlamı
- konsantre etmek kelimesinin sözlük anlamı
- konsantre olmak kelimesinin sözlük anlamı
- konser vermek kelimesinin sözlük anlamı
- konsültasyon yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kont gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kont gibi yaşamak kelimesinin sözlük anlamı
- kontak açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kontak atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kontak kapatmak (veya kapamak) kelimesinin sözlük anlamı
- kontak kurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kontak yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kontra gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kontrat yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kontrol altına almak kelimesinin sözlük anlamı
- kontrol altında olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kontrol altında tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kontrol etmek kelimesinin sözlük anlamı
- konuk etmek kelimesinin sözlük anlamı
- konuk gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- konuk olmak kelimesinin sözlük anlamı
- konuğu olmak kelimesinin sözlük anlamı
- konuşma yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- konuşmaya dalmak kelimesinin sözlük anlamı
- koordine etmek kelimesinin sözlük anlamı
- koparıp atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kopup gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kopya çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kopya etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kopya vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kopyasını çıkarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kor dökmek kelimesinin sözlük anlamı
- kor gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kor gibi yanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kordon altına almak kelimesinin sözlük anlamı
- korkak bezirgân ne kâr eder ne zarar (veya ziyan) kelimesinin sözlük anlamı
- korkaklık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kork Allah'tan korkmayandan kelimesinin sözlük anlamı
- kork aprilin beşinden, öküzü ayırır eşinden kelimesinin sözlük anlamı
- korktuğu başına gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- korktuğuna uğramak kelimesinin sözlük anlamı
- korku dağları bekler (veya aşırır) kelimesinin sözlük anlamı
- korku düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- korkuya kapılmak kelimesinin sözlük anlamı
- korku saçmak kelimesinin sözlük anlamı
- korku salmak kelimesinin sözlük anlamı
- korku vermek kelimesinin sözlük anlamı
- korkudan çıldırmak kelimesinin sözlük anlamı
- korkunun ecele faydası yoktur kelimesinin sözlük anlamı
- korkusundan altına etmek (veya kaçırmak veya yapmak) kelimesinin sözlük anlamı
- korkuya kesmek kelimesinin sözlük anlamı
- korkulu rüya (veya düş) görmektense uyanık yatmak evladır (veya yeğdir) kelimesinin sözlük anlamı
- korte etmek kelimesinin sözlük anlamı
- korumaya almak kelimesinin sözlük anlamı
- korunma görmek kelimesinin sözlük anlamı
- koşu koparmak kelimesinin sözlük anlamı
- koşun bağlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kov etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kova olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kovculuk etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulaktan kulağa yayılmak (veya aktarılmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kulis yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulluk etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulp takmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulpunu bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuluçka olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuluçkaya oturmak (veya yatmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kulun atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulunç girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kulunç kırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kum dökmek kelimesinin sözlük anlamı
- kum gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kumda oynamak kelimesinin sözlük anlamı
- kuma olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kumanda etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kumar oynamak kelimesinin sözlük anlamı
- kumpas kurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kumpasa dâhil olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kumpasa gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kumru gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kundak sokmak (veya koymak) kelimesinin sözlük anlamı
- kupkuru etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kupkuru kesilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kur yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kura çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kurası olmak kelimesinin sözlük anlamı
- Kur'an çarpsın! kelimesinin sözlük anlamı
- kurabiye gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kurban etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kurban gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kurban kesmek kelimesinin sözlük anlamı
- kurban olayım! kelimesinin sözlük anlamı
- kurban olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurbanı olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurban vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kurban etiyle köpek tavlanmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kurbanlık koyun gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kurcalama sivilceyi çıban edersin kelimesinin sözlük anlamı
- kurdele kesmek kelimesinin sözlük anlamı
- kurdele takmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurnazlık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kursağında kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurşun atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurşun dokunmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurşun dökmek kelimesinin sözlük anlamı
- kurşun gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kurşun manyağı yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurşun sıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurşun tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurşun yağdırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurşun yağmuruna tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurşun (veya kurşunu) yemek kelimesinin sözlük anlamı
- kurşuna dizmek kelimesinin sözlük anlamı
- kurt ağzı bağlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kurt dumanlı havayı sever kelimesinin sözlük anlamı
- kurt gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kurt kocayınca köpeğin maskarası olur kelimesinin sözlük anlamı
- kurt komşusunu yemez kelimesinin sözlük anlamı
- kurt köyünü değiştirir, huyunu değiştirmez kelimesinin sözlük anlamı
- kurtla görüşürsen köpeği yanından ayırma kelimesinin sözlük anlamı
- kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kurdun adı yaman çıkmış, tilki vardır baş keser kelimesinin sözlük anlamı
- kurdun oğlu akıbet kurt olur kelimesinin sözlük anlamı
- kurdunu (veya kurtlarını) dökmek (veya kırmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kuru başına kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuru gayret çarık eskitir kelimesinin sözlük anlamı
- kuru hasır (veya kilim) üstünde kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuru laf karın doyurmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kuru tahtada kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuruda kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurunun yanında yaş da yanar kelimesinin sözlük anlamı
- kuru gürültüye pabuç bırakmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kesintiye almak kelimesinin sözlük anlamı
- kesintiye uğramak kelimesinin sözlük anlamı
- keskin sirke küpüne (veya kabına) zarar kelimesinin sözlük anlamı
- keskin zekâ keramete kıç attırır kelimesinin sözlük anlamı
- kes parmağını çık pazara, merhem buyuran çok olur kelimesinin sözlük anlamı
- kesip atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kesip biçmek kelimesinin sözlük anlamı
- kestiği tırnak olamamak kelimesinin sözlük anlamı
- kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş kelimesinin sözlük anlamı
- kestane suyu gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kestirip atmak kelimesinin sözlük anlamı
- keşide etmek kelimesinin sözlük anlamı
- keşiş hayatı sürmek kelimesinin sözlük anlamı
- ket vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- ketum olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kevgire dönmek kelimesinin sözlük anlamı
- Kevser gibi kelimesinin sözlük anlamı
- keyfi yerinde olmak kelimesinin sözlük anlamı
- keyif benim, köy Mehmet Ağa'nın kelimesinin sözlük anlamı
- keyif çatmak kelimesinin sözlük anlamı
- keyif sormak kelimesinin sözlük anlamı
- keyif sürmek kelimesinin sözlük anlamı
- keyif vermek kelimesinin sözlük anlamı
- keyfi bilmek kelimesinin sözlük anlamı
- keyfi bozulmak kelimesinin sözlük anlamı
- keyfi gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- keyfi kaçmak kelimesinin sözlük anlamı
- keyfi oluncaya kadar kelimesinin sözlük anlamı
- keyfinden bayılmak (veya dörtköşe olmak) kelimesinin sözlük anlamı
- keyfine bakmak kelimesinin sözlük anlamı
- keyfine diyecek olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- keyfini çıkarmak kelimesinin sözlük anlamı
- keyfini kaçırmak (veya bozmak) kelimesinin sözlük anlamı
- keyfini yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- keyfinin kâhyası olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kıç atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıç attırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıçına tekmeyi atmak (veya vurmak veya yapıştırmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kıçına bakarak (veya baka baka) kelimesinin sözlük anlamı
- kıçına kına yakmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıçını yırtmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıçın kıçın gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kıçüstü oturmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıl gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kıl (kadar) kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıl kapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıl olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kılı kıpırdamamak kelimesinin sözlük anlamı
- kılı kırk yarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kılına dokunmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kılına halel gelmemek kelimesinin sözlük anlamı
- kılını (bile) kıpırdatmamak (veya oynatmamak) kelimesinin sözlük anlamı
- kılağısını almak kelimesinin sözlük anlamı
- kılavuzu karga olanın burnu boktan kalkmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kılavuzluk etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kılçık atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kılıbıklık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kılıç çalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kılıç çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kılıç kınını kesmez kelimesinin sözlük anlamı
- kılıç kuşanmak (veya takmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kılıç oynatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kılıç sallamak kelimesinin sözlük anlamı
- kılıç üşürmek kelimesinin sözlük anlamı
- kılıcı kınına koymak kelimesinin sözlük anlamı
- kılıçtan geçirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kılıçlama kaçmak kelimesinin sözlük anlamı
- kılıfına uydurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kılığa bürünmek kelimesinin sözlük anlamı
- kılığına girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kılıktan kılığa girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kılık kıyafet köpeklere ziyafet kelimesinin sözlük anlamı
- kılık kıyafeti düzmek kelimesinin sözlük anlamı
- kımkım etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kına gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kına (veya kınalar) yakmak (veya koymak veya sürmek veya vurmak veya yakınmak veya yakılmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kıpkırmızı kesilmek (veya olmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan kelimesinin sözlük anlamı
- kıraat etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kırağı çalmak (veya vurmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kırağı düşmek (veya yağmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kıran girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kıratını ölçmek kelimesinin sözlük anlamı
- kapalı duruşma yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapan kurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapana düşmek (veya girmek veya kısılmak veya koymak veya tutulmak veya yakalanmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kapana düşürmek (veya kıstırmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kapana sıkıştırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapora vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kapı açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapı almak (veya yapmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kapı aralamak kelimesinin sözlük anlamı
- kapı aramak kelimesinin sözlük anlamı
- kapı baca açık (olmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kapı dışarı etmek (veya atmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kapı gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kapı kadar kelimesinin sözlük anlamı
- kapı kapı aramak kelimesinin sözlük anlamı
- kapı kapı dolaşmak (veya gezmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kapı yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapıda kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapıdan çevirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kapıdan kovsan bacadan düşer (veya girer) kelimesinin sözlük anlamı
- kapılar yüzüne (veya üzerine veya üstüne) kapanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapıları açık tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapıları kapamak kelimesinin sözlük anlamı
- kapısına kilit vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapısını aşındırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapısını çalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapıya dayanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapıyı açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapıyı büyük açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapıyı göstermek kelimesinin sözlük anlamı
- kapı komşusu yapmak (veya etmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kapış kapış gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kapış kapış yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaplumbağa gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kapanın elinde kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapıp koyuvermek kelimesinin sözlük anlamı
- kapris yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapsamını genişletmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaput gitmek (veya olmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kaput etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kar gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kar kuytuda, para pintide eğleşir kelimesinin sözlük anlamı
- kar ne kadar çok yağsa yaza kalmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kar susuzluk kandırmaz kelimesinin sözlük anlamı
- karda yürüyüp (veya gezip) izini belli etmemek kelimesinin sözlük anlamı
- kâr bırakmak kelimesinin sözlük anlamı
- kâr etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kâr etmemek kelimesinin sözlük anlamı
- kâr getirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kâr koymak kelimesinin sözlük anlamı
- kâr zararın kardeşidir (veya ortağıdır) kelimesinin sözlük anlamı
- kârı olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kârını tamam etmek kelimesinin sözlük anlamı
- karada ölüm yok kelimesinin sözlük anlamı
- karaya ayak basmak kelimesinin sözlük anlamı
- karaya çıkarmak kelimesinin sözlük anlamı
- karaya düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- karaya oturmak kelimesinin sözlük anlamı
- karaya vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kara çalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kara kara düşünmek kelimesinin sözlük anlamı
- kara sürmek kelimesinin sözlük anlamı
- karaya sabun, deliye öğüt neylesin kelimesinin sözlük anlamı
- karalar bağlamak (veya giymek) kelimesinin sözlük anlamı
- karabatak gibi kelimesinin sözlük anlamı
- karaborsaya düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- karagöz oynatmak kelimesinin sözlük anlamı
- karagözlük etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kara gün kararıp kalmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kara haber tez duyulur kelimesinin sözlük anlamı
- karakol gezmek kelimesinin sözlük anlamı
- karakol kurmak kelimesinin sözlük anlamı
- karakola düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- karakolluk olmak kelimesinin sözlük anlamı
- karakterize etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kara listeye almak kelimesinin sözlük anlamı
- karambole getirmek kelimesinin sözlük anlamı
- karamsar olmak kelimesinin sözlük anlamı
- karanfili sıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- karanlık basmak (veya çökmek) kelimesinin sözlük anlamı
- karanlık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- karanlık kesilmek kelimesinin sözlük anlamı
- karanlığa gömülmek kelimesinin sözlük anlamı
- karanlığa kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- karanlığı deşmek (veya yırtmak) kelimesinin sözlük anlamı
- karanlıkta göz kırpmak kelimesinin sözlük anlamı
- kara para aklamak kelimesinin sözlük anlamı
- karar almak kelimesinin sözlük anlamı
- karar altına almak kelimesinin sözlük anlamı
- karar bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- karar kılmak kelimesinin sözlük anlamı
- karar vermek kelimesinin sözlük anlamı
- karara bağlamak kelimesinin sözlük anlamı
- karara kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- karara varmak kelimesinin sözlük anlamı
- kararında bırakmak kelimesinin sözlük anlamı
- karavana çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- karavanadan yemek kelimesinin sözlük anlamı
- kara yolu ile kelimesinin sözlük anlamı
- kardeş kanı dökmek kelimesinin sözlük anlamı
- kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş kelimesinin sözlük anlamı
- kardeş kardeşin ne öldüğünü ister ne onduğunu kelimesinin sözlük anlamı
- kardeşim olsun da kanlım olsun kelimesinin sözlük anlamı
- kardeşlik etmek kelimesinin sözlük anlamı
- karesini almak kelimesinin sözlük anlamı
- karekök almak kelimesinin sözlük anlamı
- karga bok yemeden kelimesinin sözlük anlamı
- karga gibi kelimesinin sözlük anlamı
- karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış kelimesinin sözlük anlamı
- karga mandayı babası hayrına bitlemez kelimesinin sözlük anlamı
- kargadan başka kuş tanımamak kelimesinin sözlük anlamı
- karga etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kargaşa çıkarmak kelimesinin sözlük anlamı
- karga tulumba etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kargış etmek (veya vermek) kelimesinin sözlük anlamı
- karı gibi kelimesinin sözlük anlamı
- karının saçlısı, tarlanın taşlısı kelimesinin sözlük anlamı
- karısının üstüne evlenmek kelimesinin sözlük anlamı
- karı koca bir sözle yakın, bir sözle uzaktır kelimesinin sözlük anlamı
- karı koca olmak kelimesinin sözlük anlamı
- karılık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- karın doyurmak kelimesinin sözlük anlamı
- karnı büyümek kelimesinin sözlük anlamı
- karnı tok it gölgede yatar kelimesinin sözlük anlamı
- karnı tok, sırtı pek kelimesinin sözlük anlamı
- karnı zil çalmak kelimesinin sözlük anlamı
- karnından konuşmak (veya söylemek) kelimesinin sözlük anlamı
- karnını doldurmak kelimesinin sözlük anlamı
- karıncadan ibret al, yazdan kışı karşılar kelimesinin sözlük anlamı
- karıncanın zevali gelince kanatlanır kelimesinin sözlük anlamı
- karıncayı bile ezmemek (veya incitmemek) kelimesinin sözlük anlamı
- karınca duası gibi kelimesinin sözlük anlamı
- karış karış bilmek kelimesinin sözlük anlamı
- karış karış dolaşmak kelimesinin sözlük anlamı
- karışanı görüşeni olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- karikatürize etmek kelimesinin sözlük anlamı
- karina etmek kelimesinin sözlük anlamı
- karinaya basmak kelimesinin sözlük anlamı
- karine ile anlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kariyer yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- karizmayı çizdirmek kelimesinin sözlük anlamı
- karmakarış etmek kelimesinin sözlük anlamı
- karmakarış olmak kelimesinin sözlük anlamı
- karmakarışık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- karmakarışık olmak kelimesinin sözlük anlamı
- karman çorman etmek kelimesinin sözlük anlamı
- karman çorman olmak kelimesinin sözlük anlamı
- karmanyolaya getirmek kelimesinin sözlük anlamı
- karpuz kabuğunu görmeden denize girme kelimesinin sözlük anlamı
- karpuz kesmekle hararet sönmez kelimesinin sözlük anlamı
- karşı çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- karşı durmak kelimesinin sözlük anlamı
- karşı gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- karşı koymak kelimesinin sözlük anlamı
- karşı olmak kelimesinin sözlük anlamı
- karşısına almak kelimesinin sözlük anlamı
- karşısına dikilmek kelimesinin sözlük anlamı
- karşısına geçmek kelimesinin sözlük anlamı
- karşı karşıya gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- karşı karşıya olmak kelimesinin sözlük anlamı
- karşılık vermek kelimesinin sözlük anlamı
- karşılıkta bulunmak kelimesinin sözlük anlamı
- kart basmak kelimesinin sözlük anlamı
- kart çıkarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kasayı devretmek kelimesinin sözlük anlamı
- kasap, yağı bol bulunca gerisini yağlar kelimesinin sözlük anlamı
- kasaptaki ete soğan doğranmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kasavet çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kasavet etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kasavetsiz ağız anahtarsız açılır kelimesinin sözlük anlamı
- kasımdan on gün evvel ek, on gün sonra ekme kelimesinin sözlük anlamı
- kastı olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaskatı kesilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaskatı olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kasıp kavurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kasnak işlemek kelimesinin sözlük anlamı
- kasvet basmak (veya çökmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kasvet vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kaşı (veya kaşları) çatılmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaşlarını çatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaş göz etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaş ile göz, gerisi söz kelimesinin sözlük anlamı
- kaş (veya kaşını) yıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaşını gözünü eğmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaş yapayım derken (veya yaparken) göz çıkartmak (veya çıkarmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kaşının altında gözün var dememek kelimesinin sözlük anlamı
- kaşla göz arasında kelimesinin sözlük anlamı
- kaş göz işareti yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaşık atmak (veya çalmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kaşık kadar kelimesinin sözlük anlamı
- kaşık sallamak kelimesinin sözlük anlamı
- kaşıkla verip kepçeyle geri almak kelimesinin sözlük anlamı
- kaşıkla yedirip sapıyla (gözünü) çıkartmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaşmerlik etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kat çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- katakulli okumak kelimesinin sözlük anlamı
- katakulli yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- katakulliye gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- katakulliye getirmek kelimesinin sözlük anlamı
- katık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- katıla katıla ağlamak kelimesinin sözlük anlamı
- katıla katıla gülmek kelimesinin sözlük anlamı
- katır gibi kelimesinin sözlük anlamı
- katır kuyruğu gibi kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- katır tepmişe dönmek kelimesinin sözlük anlamı
- katkıda bulunmak kelimesinin sözlük anlamı
- kadife gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kadrini anlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kadrini bilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kadir olmak kelimesinin sözlük anlamı
- Kadir Gecesi doğmuş kelimesinin sözlük anlamı
- kadidi çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kadük olmak (veya kalmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kafa atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafa bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafa cilalamak kelimesinin sözlük anlamı
- kafa (veya kafayı) çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafa (veya kafayı veya kafasını) dinlemek kelimesinin sözlük anlamı
- kafa (veya kafasını) dinlendirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafa eskitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafa göz yarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafa kafaya vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kafa kalmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kafa (veya kafasını) karıştırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafa patlatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafa sallamak kelimesinin sözlük anlamı
- kafa (veya kafasını) şişirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafa tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafa (veya kafasını) ütülemek kelimesinin sözlük anlamı
- kafa yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafa yok! kelimesinin sözlük anlamı
- kafa yormak kelimesinin sözlük anlamı
- kafası almamak (veya sarmamak) kelimesinin sözlük anlamı
- kafası bir dünya kelimesinin sözlük anlamı
- kafası bozulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafası bulanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafası dolmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafası dönmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafası dumanlanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafası durmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafası düzelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafası ile oynamak kelimesinin sözlük anlamı
- kafası işlemek (veya çalışmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kafası karışmak (veya allak bullak olmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kafası kazan (gibi) olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafası kızmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafası sarmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kafası sersem sepet (olmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kafası şişmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafası (veya kafasına) takılmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafası yerinde olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kafası yerine gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına dank etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına estiği gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına geçirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına girmemek kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına göre kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına koymak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına sığmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına söz girmemek kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına uymak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına vur, ekmeğini elinden al kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına vura vura kelimesinin sözlük anlamı
- kafasına vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasında şimşek çakmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasında tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasından çıkarmak (veya atmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kafasından geçirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını ezmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını işletmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını kaldırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını kaldırmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını kaşıyacak vakti olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını kırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını kullanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını kurcalamak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını sarmak (veya açmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını sokmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını taştan taşa çarpmak (veya vurmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını toplamak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını tütsülemek kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını uçurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasını vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafasının bir tahtası eksik (veya noksan) (olmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kafasının dikine gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafasının etini yemek kelimesinin sözlük anlamı
- kafasının kontağı atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafaya almak kelimesinin sözlük anlamı
- kafaya çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafaya takmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafayı bulandırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafayı bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafayı çalıştırmak (veya işletmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kafayı değiştirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafayı tütsülemek (veya dumanlamak) kelimesinin sözlük anlamı
- kafayı üşütmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafayı (bir yere) vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafayı yemek kelimesinin sözlük anlamı
- kafakola almak kelimesinin sözlük anlamı
- kafes gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kafese girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kafese koymak kelimesinin sözlük anlamı
- kâfi gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kâğıt açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kâğıt kaleme sarılmak kelimesinin sözlük anlamı
- kâğıt oynamak kelimesinin sözlük anlamı
- kâğıt üzerinde (veya üstünde) kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kâğıda dökmek kelimesinin sözlük anlamı
- kağnı gibi gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kağnıyla tavşan avına çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kahır (veya kahrını) çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kahır yüzünden lütfa uğramak kelimesinin sözlük anlamı
- kahrından ölmek kelimesinin sözlük anlamı
- kahkaha atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kahkaha (veya kahkahayı) basmak (veya koparmak veya salıvermek) kelimesinin sözlük anlamı
- kahkahadan kırılmak kelimesinin sözlük anlamı
- kahkahayı ağzında söndürmek kelimesinin sözlük anlamı
- kahpenin dölü kelimesinin sözlük anlamı
- kahpelik etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kahvaltı etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kahve dövücünün hınk deyicisi kelimesinin sözlük anlamı
- kâhyalık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kail olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaim olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaka yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kakavanlık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kakılıp kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kakır kakır gülmek kelimesinin sözlük anlamı
- kale almamak kelimesinin sözlük anlamı
- kalabalık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalafata çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalas gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kalayı basmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalaylı bakır küflenmez kelimesinin sözlük anlamı
- kalbur gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kalbura çevirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalbura dönmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalburdan geçirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalburla su taşımak kelimesinin sözlük anlamı
- kalburüstü kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalburüstüne gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaldırım çiğnemek kelimesinin sözlük anlamı
- kaldırıma düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaldırımları arşınlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kale gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kaleyi içinden fethetmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalebent etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalem açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalem çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalem kırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalem oynatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaleme almak kelimesinin sözlük anlamı
- kaleme gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaleme (veya kaleme kâğıda) sarılmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalemi olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaleminden çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaleminden kan damlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kalemine dolamak kelimesinin sözlük anlamı
- kalemiyle yaşamak (veya geçinmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kalın incelene kadar ince süzülür kelimesinin sözlük anlamı
- kalıp gibi oturmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalıp gibi serilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalıp gibi uyumak kelimesinin sözlük anlamı
- kalıp kesilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalıba dökmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalıba vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalıbı değiştirmek (veya dinlendirmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kalıbından utanmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kalıbını basmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalıbının adamı olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kalıptan kalıba girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalıp kıyafetle adam adam olmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kalıbı kıyafeti yerinde olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalkan etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalkan olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalkışa geçmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalkıp kalkıp oturmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalleşlik etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaldı ki kelimesinin sözlük anlamı
- kaloma etmek (veya vermek) kelimesinin sözlük anlamı
- kalp kalbe karşıdır kelimesinin sözlük anlamı
- kalp (veya kalbini) kazanmak (veya fethetmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kalp (veya kalbini) kırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalp olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbe (veya kalbine) doğmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbe dokunmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbe işlemek kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi ağzına gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi boş olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi çarpmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi dayanmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi dolu olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi ferahlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi kararmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi parçalanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi sıkışmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi sızlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi (veya kalbini) yerinden oynamak (veya fırlamak) kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi yıkmak kolay, yapmak zordur kelimesinin sözlük anlamı
- kalbi yırtılmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbin yolu mideden geçer kelimesinin sözlük anlamı
- kalbine girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalbine göre kelimesinin sözlük anlamı
- kalbine saplanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbini açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbini burmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbini çalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbini doldurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbini eritmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalbini okumak kelimesinin sözlük anlamı
- kalbiyle konuşmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalp etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kalp olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kalubeladan beri kelimesinin sözlük anlamı
- kâm almak kelimesinin sözlük anlamı
- kama basmak kelimesinin sözlük anlamı
- kamanço etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kambersiz düğün olmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kambur üstüne kambur (veya kambur kambur üstüne) kelimesinin sözlük anlamı
- kambura yatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kamburu çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kamburunu çıkarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kambura vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kamçı çalmak (veya vurmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kamış atmak (veya koymak) kelimesinin sözlük anlamı
- kamp kurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kamp yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kampa girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kampana çalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kamufle etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kamuoyu oluşturmak (veya yaratmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kan ağlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kan akıtmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan akmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan alacak damarı bilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kan almak kelimesinin sözlük anlamı
- kan (veya kanı) başına çıkmak (veya sıçramak veya toplanmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kan beynine sıçramak (veya çıkmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kan boğmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan çanağı gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kan çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kan çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan dere gibi akmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan dökmek kelimesinin sözlük anlamı
- kan gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kan gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kan gövdeyi götürmek kelimesinin sözlük anlamı
- kan gütmek kelimesinin sözlük anlamı
- kan istemek kelimesinin sözlük anlamı
- kan kaybetmek kelimesinin sözlük anlamı
- kan kusturmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek kelimesinin sözlük anlamı
- kan olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan oturmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan revan içinde kelimesinin sözlük anlamı
- kan revan içinde kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan ter içinde kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan ter içinde kelimesinin sözlük anlamı
- kan tere batmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kan vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kan yürümek kelimesinin sözlük anlamı
- kana boyamak (veya bulamak veya bulatmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kana susamak kelimesinin sözlük anlamı
- kanı donmak (veya çekilmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kanı ısınmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanı içine akmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar kelimesinin sözlük anlamı
- kanı kaynamak kelimesinin sözlük anlamı
- kanı kaynamak kelimesinin sözlük anlamı
- kanı kurumak kelimesinin sözlük anlamı
- kanı sulanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanı temizlenmek kelimesinin sözlük anlamı
- kanına dokunmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanına ekmek doğramak kelimesinin sözlük anlamı
- kanına girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kanına işlemek kelimesinin sözlük anlamı
- kanına susamak kelimesinin sözlük anlamı
- kanını emmek kelimesinin sözlük anlamı
- kanını içine akıtmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanını kaynatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanını kurutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanını yerde koymak kelimesinin sözlük anlamı
- kanıyla ödemek kelimesinin sözlük anlamı
- kanaat etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kanaat getirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kanaat gibi devlet olmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kanayan yara olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanat açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanat alıştırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanat çırpmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanat germek kelimesinin sözlük anlamı
- kanadı altına almak kelimesinin sözlük anlamı
- kanatsız kuş uçmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kancayı takmak (veya atmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kancıklık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kandilin yağı tükenmek kelimesinin sözlük anlamı
- kangren olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanısında olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanıya varmak kelimesinin sözlük anlamı
- kani olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanlı gömlek gizlenemez kelimesinin sözlük anlamı
- kanlı yaş (veya yaşlar) dökmek kelimesinin sözlük anlamı
- kanlısı olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanlı bıçaklı olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kantara çekmek (veya vurmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kantarın topunu kaçırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kantarlıyı savurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanun çıkarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kanunu çiğnemek kelimesinin sözlük anlamı
- kanuniyet kesbetmek kelimesinin sözlük anlamı
- kabına sığmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kâbına varamamak kelimesinin sözlük anlamı
- kapak atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapağı atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapalı geçmek kelimesinin sözlük anlamı
- kapalı olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kapalı yetişmek kelimesinin sözlük anlamı
- kırık plak gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kırığı olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kırığı olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kırılıp bükülmek kelimesinin sözlük anlamı
- kırılıp dökülmek kelimesinin sözlük anlamı
- kırış kırış olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kırk basmak kelimesinin sözlük anlamı
- kırk bir (buçuk) kere maşallah! kelimesinin sözlük anlamı
- kırk dereden su getirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kırk evin kedisi kelimesinin sözlük anlamı
- kırk gün günahkâr, bir gün tövbekâr kelimesinin sözlük anlamı
- kırk gün taban eti, bir gün av eti kelimesinin sözlük anlamı
- kırk kapının ipini çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kırk tarakta bezi olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş kelimesinin sözlük anlamı
- kırkı çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kırkı (veya kırkları) karışmak kelimesinin sözlük anlamı
- kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak kelimesinin sözlük anlamı
- kırkından sonra azanı teneşir paklar kelimesinin sözlük anlamı
- kırkından sonra azmak kelimesinin sözlük anlamı
- kırkından sonra saz çalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar kelimesinin sözlük anlamı
- kırklara karışmak kelimesinin sözlük anlamı
- kırlangıcın zararını biberciden sor kelimesinin sözlük anlamı
- kırdığı koz (veya ceviz) kırkı (veya bini) aşmak kelimesinin sözlük anlamı
- kırıp dökmek kelimesinin sözlük anlamı
- kırıp geçirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kırıp sarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kırmızı dipli mumla davet etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kırmızı kart göstermek kelimesinin sözlük anlamı
- kırmızı kart görmek kelimesinin sözlük anlamı
- kısa günün kârı kelimesinin sözlük anlamı
- kısa günün kârı az olur kelimesinin sözlük anlamı
- kısa kes Aydın havası olsun kelimesinin sözlük anlamı
- kısa kesmek kelimesinin sözlük anlamı
- kısa tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kısas etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kısıntı yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kısıt altına almak kelimesinin sözlük anlamı
- kıskacında olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıskançlık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kıskıvrak yakalamak (veya bağlamak) kelimesinin sözlük anlamı
- kısmet (veya kısmetini) beklemek kelimesinin sözlük anlamı
- kısmet (veya kısmeti) çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kısmet gökten zembille inmez kelimesinin sözlük anlamı
- kısmet ise gelir Hint'ten Yemen'den, kısmet değilse ne gelir elden? kelimesinin sözlük anlamı
- kısmet olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kısmeti açılmak kelimesinin sözlük anlamı
- kısmeti ayağına (kadar) gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kısmeti bağlanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kısmeti kapanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kısmeti kesilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar kelimesinin sözlük anlamı
- kısmetine mâni olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kısmetini ayağıyla tepmek kelimesinin sözlük anlamı
- kısmetini bağlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır kelimesinin sözlük anlamı
- kıstas almak (veya tutmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kış basmak (veya bastırmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kış kışlığını, kuş kuşluğunu gösterir kelimesinin sözlük anlamı
- kış yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kışı geçirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kıtır atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıtıra almak kelimesinin sözlük anlamı
- kıtır kıtır kesmek kelimesinin sözlük anlamı
- kıtlıktan çıkmış kelimesinin sözlük anlamı
- kıtlıktan çıkmış gibi yemek kelimesinin sözlük anlamı
- kıvamına (veya kıvama) gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kıvamını bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıvanç duymak kelimesinin sözlük anlamı
- kıvrım kıvrım kıvranmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıyak geçmek (veya çekmek veya yapmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kıyak kaçmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıyamet gibi (veya kadar) kelimesinin sözlük anlamı
- kıyamet kopmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıyamet mi kopar? kelimesinin sözlük anlamı
- kıyamete kadar kelimesinin sözlük anlamı
- kıyamete kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıyametler koparmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıyas etmek (veya eylemek) kelimesinin sözlük anlamı
- kıyas kabul etmez kelimesinin sözlük anlamı
- kıyaslama yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıyıya atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıyıya çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıyıya vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıyıcılık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kıyıda köşede kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kıymet vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kıymete binmek kelimesinin sözlük anlamı
- kıymetini bilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kız almak kelimesinin sözlük anlamı
- kız beşikte (veya kundakta), çeyiz sandıkta kelimesinin sözlük anlamı
- kız gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kız istemek kelimesinin sözlük anlamı
- kız kaçırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kız vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçar (veya varır) ya zurnacıya kelimesinin sözlük anlamı
- kızı kısrağı kelimesinin sözlük anlamı
- kızım sana söylüyorum (veya dedim) gelinim sen anla (veya işit) kelimesinin sözlük anlamı
- kızını (veya evladını) dövmeyen dizini döver kelimesinin sözlük anlamı
- kızak yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kızağa çekmek (veya almak) kelimesinin sözlük anlamı
- kızana gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kızarıp bozarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kızılca kıyamet kopmak kelimesinin sözlük anlamı
- kızıp durmak kelimesinin sözlük anlamı
- kibarlık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kibarlık taslamak kelimesinin sözlük anlamı
- kibarlığı tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kibrine dokunmak kelimesinin sözlük anlamı
- kibrine yedirememek kelimesinin sözlük anlamı
- kibrit çakmak kelimesinin sözlük anlamı
- kifayet etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kilimci ile kör hacı kelimesinin sözlük anlamı
- kilise direği gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kilit altına almak kelimesinin sözlük anlamı
- kilit gibi olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kilit kürek altına almak kelimesinin sözlük anlamı
- kilit kürek olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kilit vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kilidi küreği olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kilo almak kelimesinin sözlük anlamı
- kilo vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kilometre yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kim bilir kelimesinin sözlük anlamı
- kim kime dum duma kelimesinin sözlük anlamı
- kim oluyor? kelimesinin sözlük anlamı
- kim vurduya gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kime ne kelimesinin sözlük anlamı
- kimi kimsesi olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kimin arabasına binerse onun türküsünü çağırır kelimesinin sözlük anlamı
- kimin nesi? kelimesinin sözlük anlamı
- kimin tavuğuna kış demişiz kelimesinin sözlük anlamı
- kiminle dans ettiğini biliyor musun? kelimesinin sözlük anlamı
- kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye kelimesinin sözlük anlamı
- kimine hay hay, kimine vay vay kelimesinin sözlük anlamı
- kiminin parası, kiminin duası kelimesinin sözlük anlamı
- kimse bilmez, kim kazana kim yiye kelimesinin sözlük anlamı
- kimse kendi memleketinde peygamber olmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kimse kimsenin çukurunu doldurmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kimse yoğurdum ekşi demez kelimesinin sözlük anlamı
- kimseden kimseye hayır yok (veya gelmez) kelimesinin sözlük anlamı
- kimsenin ahı kimsede kalmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kimya olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kabasını almak kelimesinin sözlük anlamı
- kabadayılık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kabadayılık taslamak kelimesinin sözlük anlamı
- kabahat işlemek (veya etmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kabahat samur kürk olsa kimse sırtına almaz kelimesinin sözlük anlamı
- kabahati (birinde) bulmak (veya aramak) kelimesinin sözlük anlamı
- kabahati (birine veya bir şeye) yüklemek kelimesinin sözlük anlamı
- kabak (birinin) başına (veya başında) patlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kabak çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kabak gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kabak çiçeği gibi açılmak kelimesinin sözlük anlamı
- kabak tadı vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kabakulak olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kabalık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kabız olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kabil değil kelimesinin sözlük anlamı
- kabiliyetli çırak ustayı geçer kelimesinin sözlük anlamı
- kabine çekilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kabine düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kabir azabı çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kabuk bağlamak (veya tutmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kabuk gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kabuğu dışına çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kabuğuna çekilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kabuğunu çatlatmak (veya kırmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kabuksuz yumurtlatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kabul etmek (veya eylemek) kelimesinin sözlük anlamı
- kabul görmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaburgaları çıkmak (veya sayılmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kâbus basmak (veya çökmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kâbus görmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaç baharın yoğurdunu yemek kelimesinin sözlük anlamı
- kaç para eder? kelimesinin sözlük anlamı
- kaç paralık (adam veya şey) kelimesinin sözlük anlamı
- kaç parça olayım! kelimesinin sözlük anlamı
- kaç zamandır kelimesinin sözlük anlamı
- kaçak güreşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaçamak yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaçacak delik aramak kelimesinin sözlük anlamı
- kaçan balık büyük olur kelimesinin sözlük anlamı
- kaçanı kovmazlar, yıkılanı vurmazlar kelimesinin sözlük anlamı
- kaçanın anası ağlamamış kelimesinin sözlük anlamı
- kaçmaktan kovalamaya vakit olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- katana gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kadastroya geçmek kelimesinin sözlük anlamı
- kadeh kaldırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kadeh tokuşturmak kelimesinin sözlük anlamı
- kademli olsun! kelimesinin sözlük anlamı
- kader olmayınca kadir bilinmez kelimesinin sözlük anlamı
- kadere boyun eğmek kelimesinin sözlük anlamı
- kader birliği etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kadı anlatışa göre fetva verir kelimesinin sözlük anlamı
- kadının fendi, erkeği yendi kelimesinin sözlük anlamı
- kadın olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kadının yüzünün karası erkeğin elinin kınası kelimesinin sözlük anlamı
- katmer kaldırmak kelimesinin sözlük anlamı
- katran gibi kelimesinin sözlük anlamı
- katrandan olmaz şeker, olsa da cinsine çeker kelimesinin sözlük anlamı
- katranı kaynatsan olur mu şeker? kelimesinin sözlük anlamı
- katresi kalmadı (veya yok) kelimesinin sözlük anlamı
- kauçuk toplamak kelimesinin sözlük anlamı
- kav gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kavak, yaprağını tepeden dökerse kış çok olur kelimesinin sözlük anlamı
- kavalyelik etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kavanoz dipli dünya kelimesinin sözlük anlamı
- kavara çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kavga bizim yorganın başına imiş kelimesinin sözlük anlamı
- kavga çıkarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kavga çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kavga etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kavga kopmak (veya patlamak) kelimesinin sözlük anlamı
- kavgada kılıç ödünç verilmez kelimesinin sözlük anlamı
- kavgada yumruk sayılmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kavgaya girişmek (veya tutuşmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kavil kesmek kelimesinin sözlük anlamı
- kavis çizmek kelimesinin sözlük anlamı
- kavlükarar etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kavuk sallamak kelimesinin sözlük anlamı
- kavun kökeninde büyür kelimesinin sözlük anlamı
- kavurga yer, kavurma yemiş gibi bıyığını siler kelimesinin sözlük anlamı
- kaya gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kaya uçmazsa dere dolmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kaydıhayat ile kelimesinin sözlük anlamı
- kaydıhayat şartıyla kelimesinin sözlük anlamı
- kaygı çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaygı vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kayık yanaştırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kayıp vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kayıplara karışmak kelimesinin sözlük anlamı
- kayış gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kayışa çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kayıt altına girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kayıt koymak kelimesinin sözlük anlamı
- kayda geçirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaydını düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaydını silmek kelimesinin sözlük anlamı
- kayıttan düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaydı kuydu olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kayıtsız kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kayıtsız olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaymak bağlamak (veya tutmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kaymak gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kaymağı seven mandayı yanında taşır kelimesinin sözlük anlamı
- kaymağını almak (veya yemek) kelimesinin sözlük anlamı
- kaynak yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaynağını (bir şeyden) almak kelimesinin sözlük anlamı
- kaynayan kazan kapak tutmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse gelinin başını yarar kelimesinin sözlük anlamı
- kaynanalık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaynanalık taslamak kelimesinin sözlük anlamı
- kaz gelen yerden tavuk esirgenmez kelimesinin sözlük anlamı
- kazı koz anlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kazın ayağı öyle değil kelimesinin sözlük anlamı
- kaza atlatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kaza etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaza geçirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaza geliyorum demez kelimesinin sözlük anlamı
- kaza ile kelimesinin sözlük anlamı
- kazaya bırakmak kelimesinin sözlük anlamı
- kazaya kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kazaya rıza göstermek kelimesinin sözlük anlamı
- kazaya uğramak kelimesinin sözlük anlamı
- kazan kaldırmak (veya devirmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kazan kaynamayan yerde maymun oynamaz kelimesinin sözlük anlamı
- kazan (biri) kepçe kelimesinin sözlük anlamı
- kazanı kapalı kaynamak kelimesinin sözlük anlamı
- kazançlı çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kazanırsan dost kazan, düşmanı anan da doğurur kelimesinin sözlük anlamı
- kazanmayanın kazanı kaynamaz kelimesinin sözlük anlamı
- kazık atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kazık dikmek (veya kakmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kazık gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kazık kadar kelimesinin sözlük anlamı
- kazık (veya kazığı) yemek kelimesinin sözlük anlamı
- kazık yutmuş gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kazığa vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kazma gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kazdığı çukura (veya kuyuya) kendisi düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu kelimesinin sözlük anlamı
- keçe külah olmak kelimesinin sözlük anlamı
- keçe külah etmek kelimesinin sözlük anlamı
- keçesini sudan çıkarmak kelimesinin sözlük anlamı
- keçeyi suya atmak kelimesinin sözlük anlamı
- keçide de sakal var kelimesinin sözlük anlamı
- keçi geberse de kuyruğunu indirmez kelimesinin sözlük anlamı
- keçi nereye çıkarsa oğlağı da oraya çıkar kelimesinin sözlük anlamı
- keçileri kaçırmak kelimesinin sözlük anlamı
- keçinin uyuzu, çeşmenin gözünden su içer kelimesinin sözlük anlamı
- keçiye can kaygısı, kasaba et (veya yağ) kaygısı kelimesinin sözlük anlamı
- keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur kelimesinin sözlük anlamı
- keçiboynuzu gibi kelimesinin sözlük anlamı
- keçilik etmek kelimesinin sözlük anlamı
- keder çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- keder vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kedi ciğere bakar gibi bakmak (veya süzmek veya seyretmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kedi gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kedi gibi dört ayak üzerine düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kedi ile harara (veya çuvala) girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kedi ile köpek gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kedi ne, budu ne? kelimesinin sözlük anlamı
- kedi olalı bir fare tuttu kelimesinin sözlük anlamı
- kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir kelimesinin sözlük anlamı
- kedi yetişemediği (veya uzanamadığı) ciğere pis (veya murdar) dermiş kelimesinin sözlük anlamı
- kedinin boynuna ciğer asılmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kedinin gideceği samanlığa kadar kelimesinin sözlük anlamı
- kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler kelimesinin sözlük anlamı
- kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı kelimesinin sözlük anlamı
- kedinin usluluğu sıçan görünceye kadar kelimesinin sözlük anlamı
- kediye peynir (veya ciğer) ısmarlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır kelimesinin sözlük anlamı
- kefaretini ödemek kelimesinin sözlük anlamı
- kefeki tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kefekiye dönmek kelimesinin sözlük anlamı
- kefen alacak kişi yüzünden belli olur kelimesinin sözlük anlamı
- kefeni boynunda olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kefeni yırtmak kelimesinin sözlük anlamı
- kefenin cebi yok kelimesinin sözlük anlamı
- kefil göstermek kelimesinin sözlük anlamı
- kefil olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kehanette bulunmak kelimesinin sözlük anlamı
- kehribar gibi kelimesinin sözlük anlamı
- keklik gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kel başa şimşir tarak kelimesinin sözlük anlamı
- kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur kelimesinin sözlük anlamı
- kel yanında kabak anılmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kele köseden yardım olmaz kelimesinin sözlük anlamı
- keli görünmek kelimesinin sözlük anlamı
- keli kızmak kelimesinin sözlük anlamı
- keli körü toplamak kelimesinin sözlük anlamı
- kelin ayıbını takke örter kelimesinin sözlük anlamı
- kelin merhemi olsa başına sürer (veya kelin medarı olsa kendi başında olur) kelimesinin sözlük anlamı
- keleye çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kelek atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kelek yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- keleklik etmek kelimesinin sözlük anlamı
- keleme olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kelepçe vurmak (veya takmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kelepçeye vurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kelepir yakalamak kelimesinin sözlük anlamı
- kelepire konmak kelimesinin sözlük anlamı
- keleş keleş sırıtmak kelimesinin sözlük anlamı
- kelimeleri tartarak konuşmak kelimesinin sözlük anlamı
- kelimenin tam anlamıyla kelimesinin sözlük anlamı
- kelle götürmek kelimesinin sözlük anlamı
- kelle koşturmak kelimesinin sözlük anlamı
- kelle kulak yerinde kelimesinin sözlük anlamı
- kelle sağ olsun da külah bulunur kelimesinin sözlük anlamı
- kellesinden olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kellesini koltuğuna almak kelimesinin sözlük anlamı
- kellesini uçurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kellesini vurdurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kelleyi koltuğun altına almak kelimesinin sözlük anlamı
- kelle koltukta gezmek kelimesinin sözlük anlamı
- kelle koparmak kelimesinin sözlük anlamı
- kelleyi vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kem söz, kalp (veya kem) akçe sahibinindir kelimesinin sözlük anlamı
- kemal bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kemale ermek (veya gelmek) kelimesinin sözlük anlamı
- keman gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kement atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kemeri dolu olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kemer (veya kemerini) sıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kem gözle bakmak kelimesinin sözlük anlamı
- kemik atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kemik gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kemiğine (veya kemiklerine) kadar kelimesinin sözlük anlamı
- kemiğini kurutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kemikleri sayılmak kelimesinin sözlük anlamı
- kemikleri sızlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kemiklerini kırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kem küm etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kemlik etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kemre bağlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kenar gezmek kelimesinin sözlük anlamı
- kenara atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kenara çekilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kenarda kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kenar (veya kenarını) bastırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendi ağzıyla tutulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendi âlemine dalmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendi ayağı ile gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendi derdine düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendi düşen ağlamaz kelimesinin sözlük anlamı
- kendi göbeğini kendi kesmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendi gölgesinden korkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendi hâline bırakmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendi havasında gitmek (veya olmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kendi hesabana çalışmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendi içine çekilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendi kabuğuna çekilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendi kanatlarıyla uçmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendi keyfine gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendi köşesinde yaşamak kelimesinin sözlük anlamı
- kendi kendini didiklemek kelimesinin sözlük anlamı
- kendi kendini yemek kelimesinin sözlük anlamı
- kendi kuyusunu kendi kazmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendi söyler kendi dinler kelimesinin sözlük anlamı
- kendi üstüne yormak kelimesinin sözlük anlamı
- kendi yağıyla kavrulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendimi bildim bileli kelimesinin sözlük anlamı
- kendinde olmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kendinde toplamak kelimesinin sözlük anlamı
- kendinden geçmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendine dert etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendine gel! kelimesinin sözlük anlamı
- kendine gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendine hisse çıkarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendine kıymak kelimesinin sözlük anlamı
- kendine mal etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendine (veya herhangi bir şeye) ... süsü vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kendine yedirememek kelimesinin sözlük anlamı
- kendine yontmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini adamak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini ağır (veya ağırdan) satmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini alamamak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini aşağı (veya küçük) görmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini ateşe atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini avutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini beğendirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini beğenmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini bırakmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini bilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini bir şey sanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini bir yerde bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini dağıtmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini dar atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini dev aynasında görmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini dinlemek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini dirhem dirhem satmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini düşünmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini ele vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini fasulye gibi nimetten saymak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini göstermek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini harap etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini hissettirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini kapının dışında bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini kaptırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini kaybetmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini (kapıp) koyuvermek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini matah sanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini naza çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini paralamak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini satmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini sıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini sıyıramamak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini sokağa (veya dışarı) atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini tartmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini (veya birini) temize çıkarmak (veya çıkartmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kendini toparlamak (veya toplamak) kelimesinin sözlük anlamı
- kendini tutamamak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini tutmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendini vermek (veya vurmak veya çalmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kendini yemek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini yiyip bitirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kendini yoklamak kelimesinin sözlük anlamı
- kendi hâlinde bırakmak kelimesinin sözlük anlamı
- kendi kendine gelin güveyi olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kene gibi yapışmak kelimesinin sözlük anlamı
- kenet etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kenet gibi yapışmak kelimesinin sözlük anlamı
- kepaze etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kepaze olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kepçe gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kepenek altında er yatar kelimesinin sözlük anlamı
- kepenk kapatmak kelimesinin sözlük anlamı
- kepenkleri indirmek kelimesinin sözlük anlamı
- keramet buyurdunuz (veya keramette bulundunuz) kelimesinin sözlük anlamı
- keramette bulunmak kelimesinin sözlük anlamı
- kerameti kendinden menkul kelimesinin sözlük anlamı
- kerem buyurun (veya eyleyin) kelimesinin sözlük anlamı
- kerem etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kerpiç dökmek kelimesinin sözlük anlamı
- kerpiç gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kertesine gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kertesine getirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kerteriz almak (veya etmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kervana katılmak kelimesinin sözlük anlamı
- keseden yemek kelimesinin sözlük anlamı
- kesenin ağzını açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kesenin dibi görünmek kelimesinin sözlük anlamı
- kesenize bereket kelimesinin sözlük anlamı
- kesesi elvermemek kelimesinin sözlük anlamı
- kesesine bir şey girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kesesine göre kelimesinin sözlük anlamı
- kesesine güvenmek kelimesinin sözlük anlamı
- kesesini doldurmak kelimesinin sözlük anlamı
- keseye danış, pazarlığa sonra giriş kelimesinin sözlük anlamı
- keseye davranmak kelimesinin sözlük anlamı
- kesel gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- keseneğe almak kelimesinin sözlük anlamı
- keseneğe vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kesiklik vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kesilen baş yerine konmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kesin olarak kelimesinin sözlük anlamı
- kurum kurum kurumlanmak (veya kurulmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kurum (veya kurumunu) satmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuruntu etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kuruntuya kapılmak kelimesinin sözlük anlamı
- kurusıkı atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kusur aramak kelimesinin sözlük anlamı
- kusur bulmak kelimesinin sözlük anlamı
- kusur etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kusur etmemek kelimesinin sözlük anlamı
- kusur işlemek kelimesinin sözlük anlamı
- kusura bakmamak (veya kalmamak) kelimesinin sözlük anlamı
- kusursuz dost arayan dostsuz kalır kelimesinin sözlük anlamı
- kuş gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kuş gibi çırpınmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuş gibi uçup gitmek (veya uçmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kuş gibi (veya kadar) yemek kelimesinin sözlük anlamı
- kuş kadar canı olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuş kanadına kira istemez kelimesinin sözlük anlamı
- kuş kanadıyla gitmek kelimesinin sözlük anlamı
- kuş mu konduracak? kelimesinin sözlük anlamı
- kuş uçmaz, kervan geçmez kelimesinin sözlük anlamı
- kuş uçurmamak (veya uçurtmamak) kelimesinin sözlük anlamı
- kuş vardır eti yenir, kuş vardır et yedirilir kelimesinin sözlük anlamı
- kuşa benzemek (veya dönmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kuşa kafes lazım, boruya nefes kelimesinin sözlük anlamı
- kuşu kuşla avlarlar kelimesinin sözlük anlamı
- kuşun kanadıyla haber salmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuş kafesi gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kuşku beslemek (veya duymak) kelimesinin sözlük anlamı
- kuşku uyanmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuşku yok kelimesinin sözlük anlamı
- kuşkusu kalmamak kelimesinin sözlük anlamı
- kuşkuya düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kuş sütü ile beslemek kelimesinin sözlük anlamı
- kuş sütünden başka her şey var kelimesinin sözlük anlamı
- kuş tüyü gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kutlu gün doğuşundan bellidir kelimesinin sözlük anlamı
- kutlu olsun kelimesinin sözlük anlamı
- kutsuz kuşun yuvası doğan yanında olur kelimesinin sözlük anlamı
- kutu gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kuvveden fiile çıkarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuvvet almak kelimesinin sözlük anlamı
- kuvvet bulamamak kelimesinin sözlük anlamı
- kuvvet vermek kelimesinin sözlük anlamı
- kuvvetten düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kuvvetini toplamak kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruk çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruk olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruk sallamak kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruk yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruğa girmek kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruğu dikmek kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruğu sıkışmak (veya kapana kısılmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruğu titretmek kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruğuna basmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruğuna teneke bağlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruğunu kısmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruğunu kıstırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuyruğunu tava sapına çevirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kuyu açmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuyu gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kuyudan adam çıkarmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuyusunu kazmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuzgun gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kuzguna yavrusu şahin (veya Anka veya güzel) görünür kelimesinin sözlük anlamı
- kuzu çevirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kuzu gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kuzu gibi olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kuzu kesilmek kelimesinin sözlük anlamı
- kuzu postuna bürünmek kelimesinin sözlük anlamı
- kuzum! kelimesinin sözlük anlamı
- küçük dağları ben yarattım demek kelimesinin sözlük anlamı
- küçük düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- küçük düşürmek kelimesinin sözlük anlamı
- küçük görmek kelimesinin sözlük anlamı
- küçük köyün büyük ağası kelimesinin sözlük anlamı
- küçük oynamak kelimesinin sözlük anlamı
- küçükle küçük, büyükle büyük olmak kelimesinin sözlük anlamı
- küçük dilini yutmak kelimesinin sözlük anlamı
- küf bağlamak (veya tutmak) kelimesinin sözlük anlamı
- küf kokmak kelimesinin sözlük anlamı
- küfelik olmak kelimesinin sözlük anlamı
- küfür savurmak kelimesinin sözlük anlamı
- küfür yemek kelimesinin sözlük anlamı
- küfrü basmak kelimesinin sözlük anlamı
- küheylan at, çul içinde de bellidir kelimesinin sözlük anlamı
- kül bağlamak kelimesinin sözlük anlamı
- kül etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kül gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kül olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kül ufak olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kül yemek (veya yutmak) kelimesinin sözlük anlamı
- külünü savurmak kelimesinin sözlük anlamı
- külah giydirmek kelimesinin sözlük anlamı
- külah kapmak kelimesinin sözlük anlamı
- külah takmak kelimesinin sözlük anlamı
- külah peşinde olmak kelimesinin sözlük anlamı
- külahıma anlat! kelimesinin sözlük anlamı
- külahını havaya atmak kelimesinin sözlük anlamı
- külahını ters giydirmek kelimesinin sözlük anlamı
- külahları değiştirmek (veya değişmek) kelimesinin sözlük anlamı
- külçe gibi oturmak kelimesinin sözlük anlamı
- külçe kesilmek kelimesinin sözlük anlamı
- külfete katlanmak kelimesinin sözlük anlamı
- külhancının beyliği hamamcılık demişler kelimesinin sözlük anlamı
- kümeden düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kümeye çıkmak kelimesinin sözlük anlamı
- kündeden atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kündeye almak (veya getirmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kündeye gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kündeye getirilmek kelimesinin sözlük anlamı
- künhüne varmak kelimesinin sözlük anlamı
- künyesini okumak kelimesinin sözlük anlamı
- künyesi gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- küp gibi kelimesinin sözlük anlamı
- küpe dönmek kelimesinin sözlük anlamı
- küplere binmek kelimesinin sözlük anlamı
- küpünü (veya küplerini) doldurmak kelimesinin sözlük anlamı
- kür yapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kürdan gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kürek çekmek kelimesinin sözlük anlamı
- kürek kadar dili olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kürk ile börk ile adam olunmaz kelimesinin sözlük anlamı
- kürkçünün kürkü olmaz, börkçünün börkü kelimesinin sözlük anlamı
- küstahlık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- küt diye kelimesinin sözlük anlamı
- kütük gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kütüğe geçirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kaça patlamak? kelimesinin sözlük anlamı
- kırkyıllık Yani, olur mu Kâni kelimesinin sözlük anlamı
- ketenpereye gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- ketenpereye getirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kahkaha tufanı kopmak kelimesinin sözlük anlamı
- kafadan atmak kelimesinin sözlük anlamı
- kara yasa bürünmek kelimesinin sözlük anlamı
- karınca yuvası gibi kelimesinin sözlük anlamı
- karınca yuvası gibi kaynamak kelimesinin sözlük anlamı
- katı kalpli olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kontör yüklemek kelimesinin sözlük anlamı
- kontrpiyede kalmak kelimesinin sözlük anlamı
- koyu koyu düşünmek kelimesinin sözlük anlamı
- küçük abdesti gelmek kelimesinin sözlük anlamı
- kana kan istemek kelimesinin sözlük anlamı
- kıssadan hisse almak (veya çıkarmak) kelimesinin sözlük anlamı
- kötü haber tez duyulur kelimesinin sözlük anlamı
- küfranlık etmek kelimesinin sözlük anlamı
- kameti artırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kamet getirmek kelimesinin sözlük anlamı
- kolpoya düşmek (veya gelmek) kelimesinin sözlük anlamı
- kirli çamaşırlarını ortaya dökmek kelimesinin sözlük anlamı
- Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu kelimesinin sözlük anlamı
- kuvvetle muhtemel kelimesinin sözlük anlamı
- Karamürsel sepeti sanmak kelimesinin sözlük anlamı
- karnı tok sırtı pek olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kızevi naz evi kelimesinin sözlük anlamı
- kötü yola düşmek kelimesinin sözlük anlamı
- kötü yola sapmak kelimesinin sözlük anlamı
- kötü yola sürüklemek kelimesinin sözlük anlamı
- kötü yola saptırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kulağı kirişte olmak kelimesinin sözlük anlamı
- kukumav gibi kelimesinin sözlük anlamı
- kürünü kırmak kelimesinin sözlük anlamı
- kürünü öldürmek kelimesinin sözlük anlamı
Yukarı